Belediye yönetimleri son zamanlarda klasik bir yerel yönetişim anlayışından deneysel bir yerel yönetişim anlayışına doğru yönelmektedir. Biz; araştırma merkezleri, plânlama ajansları ya da stratejik araştırma merkezleri gibi kurumsallaşan yapılarla bu dönüşümü yorumlayabiliyoruz. Süreç o kadar hızlı ilerliyor ki bir makale taşımına yetişmiyor uygulamaları takip edip onları kuramsallaştırmak...
Gündemde yapay zeka uygulamaları var; müdürlükler, chatbot'lar ve gamification' uygulamalarının nöronal ağlarla tartışmaya açıldığı yeni bir dönemin içindeyiz. Bu güncel paradigmalar içinde dijitalleşme ve stratejik planlama arasındaki ilişki, yapay zekâ uygulamalarının belediyelerde aktif olarak kullanımını da beraberinde getiriyor. Evet şemsiye bir bakışla göz attığımızda belediyelerde yapay zekâ tabanlı stratejik planlama süreçlerinde nitelikli personel ihtiyacı, eğitim ile korku ve endişelerin sönümlendirilmesine ihtiyaç duyuluyor. Biraz daha derinlere indiğimizde ise yeni bir tartışma açığa çıkıyor; "yersiz-yurtsuzluk"
Yönetişim modellerinin ötesine geçen havalı teoriler, kavramsal rehberler, iddialı raporlar, yapay zekanın tehdit unsurlarının ya da etik ihlallerinin önüne geçildiğinde işleri kolaylaştıracağını savunuyor. Bu konuyu buradan alıp Deleuze ve Guattari’nin “minör edebiyat” kavramıyla harmanlayarak yeni bir soru soracağım şimdi sizlere...
Deleuze ve Guattari, Kafka Minör Bir Edebiyat İçin adlı eserinin 3. bölümünde minör edebiyatı şöyle açıklıyor;
Öyle ki; "Her türlü simgesel, hatta anlamlandırıcı ya
da yalnızca gösteren dil kullanımının karşısına, tamamen yoğun bir dil kullanımı koymak." (Deleuze ve Guattari, 29).
Buradan da anlaşılıyor ki Kafka'nın eserlerinde metaforlaştırdığı hayvan olma halleri bir çeşit kaçış, saklanma ve gizleme hali yaratıyor. Esasen major olan şey bunların açık seçik ifade edilmesiyken -anlamı saklamamak- minör olan şey ise; simgesel, sembolik ve biçimsel bir dil olmasıdır -anlamı saklamak-. İşte tam da bu noktada kelimeler tıpkı insanlar gibi yersiz yurtsuzlaştırılıyor...
Bu durumda minör edebiyat
kavrayışından hareketle, stratejik politikalarda AI kullanımına yönelik hedef ve amaçlarda biçimsel baskıdan uzaklaşarak, onun
kırılgan noktalarına daha derin bakabilmeyi hatırlatmaktadır. Deleuze ve
Guattari’ye göre minörlük, merkezi söylemi taklit etmek değil; onu içeriden
dönüştürmek, dilin kendi iç yersiz yurtsuzlaşmasından doğan çatlakları politik
ve etik bir olanak olarak değerlendirmektir. Bu bağlamda yapay zekâ
stratejilerinde minör bir yaklaşım benimsemek, biçimsel
bir ilerleme ya da vitrinsel bir reform olmamalıdır, o topluma
özgü tarihsel deneyimler, sessizleştirilmiş vatandaşlar -altyapısal eşitsizlikler- ve görünmeyen ihtiyaçlar -tam kamusal hizmetler- üzerinden onları yeniden görünür kılmalıdır.
Minörleşmek,
kendi dilinde göçmen olma anlatısından; yani merkezî ve normatif olanı terk
edip, kentin kıyısındaki sesleri, kırın ulaşılamamış coğrafyalarını, veriye
dahil olamayan yurttaşların duygusal ve yapısal yaşam gerçekliklerini de stratejik plânlamanın
öznesi hâline getirmektir. Bu noktada ‘dili eşeleyerek’, biçimden sıyrılmış,
öz’e dokunan bir yönetim anlayışının gerekliliği hatırlanmalıdır.
Yapay zekânın kamu yönetiminde gerçek bir etik-politik özne olabilmesi, tam da bu minör
duyarlılıkla mümkündür. Yapay zekâ stratejilerinin biçimsel çerçevelerle
kurgulanması, yerelin dinamiklerine duyarsız, merkeziyetçi ve yüzeysel bir
planlama anlayışına yol açmaktadır. Oysa Deleuze ve Guattari’nin “minör
edebiyat” yaklaşımı, stratejik aklın dikkatini, merkezin dışında kalan
yoğunluklara, görünmeyen kesimlere bakmayı hatırlatmaktadır. Minör düşünme, teknik hedeflerle şekillenen büyük ölçekli
projelerle birlikte, yerelin kırılgan noktalarını, dijital dışlanmışlıklarını
ve altyapısal eşitsizliklerini merkezine almayı da gerekli kılmaktadır.
Sessizleştirilmiş yurttaşların katkılarını yeniden kazanmaya yönelik bir bakışla, yönetimlerin yapay zekâyı teknik kodlamalarla sınırlı bir düzenleme alanı ile sınırlamak yerine, katılımla şekillenen, yaşanmışlıkları gözeten ve mahallelerin özgün verisini esas alan bir kamusal tasarım alanı olarak değerlendirmesini tartışmaktayım. Bu noktada politikacılara, uzmanlara hatta bilime şu soruyu sormak istiyorum; Stratejik Planlamada AI Entegrasyonunu tasarlarken sessiz vatandaşları, tam kamusal mal ve hizmetleri "yersiz yurtsuzlaştırıyor" musunuz?
Kaynak
Deleuze, G. & Guattari F., (2001), Kafka Minör Bir Edebiyat İçin (Çeviri: Özgür Uçkan, Işık Ergüden), İstanbul: YKY