Gölge bütçeleme (shadow
budgeting veya off-budget financing), kamu gelir ve giderlerinin,
resmi bütçe süreçleri dışında tutulduğu veya gizlendiği uygulamalardır. Yani
bütçe harcaması var ama parlamentoda ya da kamuya açık denetim mekanizmalarında
tam olarak görülmemekte ve bu durumda hükümet ya da yerel yönetimler; mevcut borçları
gizleyebilmekte, mali yükümlülükleri olduğundan düşük gösterebilmekte ya da seçim
öncesi popülist harcamaları saklayabilirken denetimden de kaçınabilmektedir.
Nitekim gölge bütçelemenin zincirleme sorunları, özellikle seçim sonrasında
daha da gözle görülür hale gelebilmektedir. Özellikle yerel seçimler sonrasında
görev süresi sona eren mevcut parti yönetiminin yerini farklı bir parti grubu
aldığında eski yönetimden kalan borçların ödeme sorumluluğu yeni yönetime
aittir. Bu durumda yeni yönetim etik sınırlar içinde kalarak hem yeni dönemin hizmetlerini
sunma hem de eski döneme ait borçların ödenmesi adına çifte bir sorumluluk
üstlenmektedir.
Gölge bütçelemeye yönelik
endişeler sadece yönetsel boyutta değil aynı zamanda yerel kurumsal kapasitenin
inşasında da derin problemleri beraberinde getirir örneğin; kamu personel
alımında liyakate bakılmaksızın, aile üyelerine veya yakın akrabalara ayrıcalık
tanınması, yönetici pozisyonundaki kişilerin, liyakatten bağımsız olarak kendi
arkadaşlarına veya siyasi yandaşlarına ayrıcalık tanıması, siyasal sadakat
karşılığında kamu görevi veya avantaj sağlanması, üst düzey bürokrat veya
siyasetçinin, destek karşılığında bireysel veya grup çıkarı sağlamak üzere sermayedarlarla
ayrıcalıklı ilişkisi kurması, kamu görevlisinin görevini kötüye kullanarak
kişisel çıkar sağlaması… gibi tüm bunlar kısa vadede kurumsal yozlaşmaya sebep olmuyor
gibi gözüksede uzun vadede görülmektedir ki; kurum içi adalet duygusu
zedelenmekte, yandaş atamalarla kamu hizmetlerinin sunumunda verimlilik ve
nitelikte düşüş, tarafsızlık algısının zedelenerek zamanla aşınması, kamu
hizmetinin kişisel çıkarlara hizmet ederek kamusallık sınırlarını özel
sınırlara çevirmektedir. Demokrasinin önündeki en büyük tehditlerden biri olan
kamusallık sınırlarının özel sınırlara çevrilmesi meselesi; kamuoyunda güven
kaybı yaratarak mevcut yönetimin ya da partinin itibarını zedelemek, bilinçli bir şekilde yalan bilgiyi yaymak,
kamuoyunun dikkatini yapay bir konu ile farklı bir yöne çekmek, kutuplaşmanın
daha da derinleştirilmesine sebep olarak sosyal medya üzerinden medya
trolleriyle manipülatif haberleri gündeme taşımak gibi davranışlarla kamusal
seçişi çorak bir hale dönüştürmektedir.
Kamusallığın sınırları
özel sınırlara evrildiğinde karar alma süreçlerinde güvenilirlik ve kurumsal
şeffaflık zarar görmektedir. Tüm bu sistemik etkiler, “kamu performansı”nın
zarar görmüş ideallerini gölge bütçelemenin iz bırakmaz ellerine iter kendini. Derinleşen
ve alışkanlık haline getirilen gölge bütçeleme alışkanlıkları; kurumsal
yozlaşmanın içinden çıkılamaz bir hale geldiği dikenli bir döngü yaratmaktadır.
Bu döngünün kurallarını yeniden yazmak isteyen siyasi temsilcilerin varlığı ile
zayıflayan demokratik denetimin yeniden tahsis edilmesi için güncel demokratik
paradigmalar vardır; katılımcı bütçe, katılım kafeler, dijital demokrasi, living
lab ya da diğerleri… Ancak belediye yönetiminin bu yenilikleri gerçekleştirmesi
hususunda yaşadığı iç ve dış çatışmalar kırılgan demokrasilerin attığı bebek
adımlara çelme takmaya devam etmektedir.
Bununla birlikte politik
söylemlerin ekonomiyi daha da kırılgan hale getirdiği bir toplumda enflasyonist
baskılara boyun eğmiş ve pusmuş vatandaşın demokratik katılım yerine bir somun ekmeğe ihtiyaç duyduğu gerçeği
ile; kent aidiyeti algısı tasarlamak oldukça sancılı bir süreç olarak görülmektedir.
Bu durumda yerel kamusal öncelikler, vatandaşların katılımıyla değil; parti programı
ya da seçim beyannemesiyle şekillenmektedir. Bu belgelerde kaynak dağılımının hangi
hizmetlere ya da konulara öncelik tanındığına yönelik “politik merak”ı
canlandırmak isteyen siyasi temsilciler gölge bütçelemenin karanlıklarından
uzak durmak adına Yaşayan Laboratuvarlarda (Living Lab.) vatandaşları
pasif katılımcılar değil, sürecin eşit ortakları olarak görmeyi amaçlar. Yeni
yönetim paradigmasındaki bu bilinci (uygulamaları) bazı seçmenler “hiç
anlayamamakta”, anlasa bile “herhangi bir çaba göstermemektedir”. Living Lab (Yaşayan
Laboratuvar), yeni fikirlerin, hizmetlerin, ürünlerin veya politika
çözümlerinin gerçek yaşam koşullarında, kullanıcılarla birlikte, çok paydaşlı
bir ortamda tasarlandığı, test edildiği ve geliştirildiği yenilikçilik
ortamıdır. Bu laboratuvarlar; farklı insanlar arasında işbirliğinin
gerçekleştiği bir yaratıcılık ortamı, çok paydaşlı bir organizasyon yapısı,
yenilikçi bir inovasyon ekosistemi, araştırma metodolojisi, kullanıcıları dahil
etme yaklaşımı, kamu-özel sektör ortaklıkları konsepti, açık inovasyona dayalı
açık bir platform, bir deney ortamı, döngüsel ekonominin tartışılabildiği,
kullanıcı merkezli bir strateji, meslek edindirme gibi toplumsal öncelikleri
önemseyen aslında gerçekten yaşayan birimler olarak değerlendirilebilir
(Zavratnic vd. 2019).
Türkiye’de ilk kez 2012
yılında Başakşehir Belediyesi tarafından kurulan Başakşehir Living Lab
İnovasyon ve Teknoloji merkezi, belediye hizmetlerinin geliştirilmesi ve akıllı
şehir uygulamalarının test edilmesi amacıyla kurulmuştur. İstanbul Başakşehir
Living Lab; bilişim teknolojileri, tasarım, girişimcilik, akıllı şehir
çözümlerine odaklanmaktadır. Bununla birlikte kuruluş isminde living lab
geçmese de belediye yönetiminde akademik bir yönetim stratejisinin takip edildiği
bazı merkezler; İstanbul Plânlama Ajansı, Kadıköy İnovasyon Merkezi. Buca
Sürdürülebilirlik ve İnovasyon Merkezi, İzmir Plânlama Ajansı olarak
örneklendirilebilir. Genel bağlamda, vatandaşların belediye yönetimiyle
arasındaki iletişimi ve bağı akademik bir perspektife taşıyan bu atılımlar; kentlilik
bilincinin güçlendirilmesi, kentli hakkını canlı bir vizyona taşıması, sosyal
öğrenme ve ortak aklın önemini deneyimle güçlendirerek kolektif bir kent
hafızasının ortaya çıkmasını motive ediyor. Üstelik dönem dönem politika
laboratuvarı haline gelerek demokratik yeniliklerin test edilebilirliğini
sağlıyor. Living lab'ler kentlileri hizmetlerin tüketicisi konumundan üreticisi
konumuna taşıyor. Böylece, gölge bütçelemenin panzerihi olarak; tasarlanan
modelleri, fonlama bilgilerini politika toplantılarını açık veri haline
getiriyor. Bu da, bütçe kararlarının halktan saklandığı "gölge
alanlar"ı daraltarak hesapverilebilirliği destekliyor.
Bu merkezler sadece
teknolojik inovasyon değil, kamusal karar alma süreçlerinin de
deneyselleştirilmesi için birer adım olarak değerlendiriliyor. Bununla beraber
yeni nesil bürokratik bir kültür inşasına katkı sunarak katı hiyerarşik kapalı
bürokratik kapılar yerine yatay, vatandaşa söz hakkı tanıyan bürokratik kültürü
teşvik etmektedir.
Sonuç olarak, belediyelerin
yalnızca hizmet sunan değil, aynı zamanda kamu yönetimi teorisine katkıda
bulunan, akademik perspektifi içselleştirmiş yapılar haline gelmesi bir
zorunluluktur. Kırılgan demokrasilerde gölge bütçelemenin karanlıklarına teslim
olmamak, ancak bilgiye dayalı yönetim kültürünü yerelde kurumsallaştırmakla
mümkündür. Living Lab'ler, tam da bu yüzden sıradan bir inovasyon platformundan
öte; demokrasinin laboratuvarı olmaya uygun araştırma merkezleridir.
Türkiye’de, akademik belediyecilik anlayışının güçlenmesi ve yaygınlaşması;
yerel karar alma süreçlerini daha bilimsel, daha kapsayıcı ve daha şeffaf bir
düzleme taşıyacak; yalnızca şehirleri değil, demokrasinin kendisini de
güçlendirecektir. Yaşayan Laboratuvarların ve araştırma merkezlerinin
yaygınlaştırılması, işte bu hedefin en somut ve umut verici adımlarından
biridir.
Kaynakça
Atalay,
G. (2024). Türkiye’de Dijital Katılımcı Bütçenin Uygulanabilirliği:Kırşehir
Belediyesi Örneği, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yayımlanmamış Doktora Tezi, Aydın.
Başakşehir
Living Lab, https://basaksehirlivinglab.com/ (12.04.2025).
IMF,
Fiscal Transparency Manual (2014); OECD, Budgeting for Fiscal Space
and Government Spending Review (2014); Şişman, Mehmet. Türkiye'de Kamu
Özel İşbirliği Projeleri ve Mali Riskler (2022).
Leonard,
H. B., & Rhyne, E. H. (1981). Federal credit and the shadow budget. The
Public Interest, 65, 40.
Zavratnik,
V., Superina, A., & Stojmenova Duh, E. (2019). Living labs for rural areas:
Contextualization of living lab frameworks, concepts and practices. Sustainability, 11(14),
3797.



